24 Ağustos 2020 Pazartesi

 Ülkemizde Belagat’ın fazla değer görmemesinin birkaç nedeni var. Yozlaşan toplumlarda, manevi, ahlâki ve bediî değerler de gitgide önemsizleşir ve fazla bir şey ifade etmez. Kısa yoldan zengin olmanın, hak etmeden bir yere gelmenin, insan hakkı yemenin yayıldığı, hatta özendirildiği bir toplumda/ortamda, yukarıda sözünü ettiğimiz değerler – maalesef- yavaş yavaş yok olmaktadır. Eğitim ve buna bağlı olarak kendini yetiştirme, kitap okuma gibi konular da bundan nasibini alır. Emek mahsulü olan, kaliteli, güzel sözlerle dolu kitaplar/eserler yerine, birkaç günde yazılmış, edebî, ilmî değeri olmayan kitaplar rağbet görmeye başlar. İçeriği bir tarafa, kullanıldığı dilin seviyesi dahi çok basit olan bu eserler, insan gelişmesine ve ufkuna katkıda bulunamayacağı gibi kullandığı dili ve sarf ettiği kelimeleri de olumsuz yönde etkiler. İyi bir eğitim görmemiş, kitapla haşır neşir olmamış, kelime dağarcığı konusunda sokak dili ile sosyal medyadaki seviyesi düşük dilden başka kazanımı ve nasibi olmamış insanlar için Belagat elbette bir şey ifade etmez. Dolayısıyla, düşünce üretmede, toplumsal ilişkilerde, günlük davranışlarda ve başkalarının hak ve hukukuna riayet etmede titiz davranmayan bir toplumun, konuşmada da aynı titizliği göstermeyeceği bir gerçektir. Günlük yaşantısında, hedeflere varmak için nasıl en kısa -ve kendisine göre mübah- yolları kullanıyorsa söz ve ifadede de aynı seviyede kalmaktadır.