Sel (Arapçası seyl) ve su baskının ne
olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama yeni nesiller eskilerin bildiği birçok
kelime ve kavramdan habersiz yetiştiği için, bazen onları lügat ve
ansiklopedilere yönlendirmek icap ediyor… Biraz da bu maksatla
başlıktaki kelimeleri sıraladık. Hepsi su, yağmur, sel ve toprak
kaymalarıyla ilgili… Seylâp; su baskını, taşma, taşkın, feyezan demek. Seyelan da;
yağışlarda yahut kar erimelerinden sonra suların yeryüzeyinin tamamını
kaplayarak akması. Özellikle Arap lisanında su ve suya dair çok geniş
isim ve kavramlar var. Kur’ân-ı kerimde Sebe’ suresi 15 ve 16.
âyetlerinde geçen Seylül Arim gibi. Arim;
set, baraj, büyük sel ve şiddetli yağmur demektir. (TDV İslâm
Ansiklopedisi) Kur’ân-ı kerimdeki kıssa, Sebe Devletinin (Bugünkü Yemen
topraklarında) eski merkezi olan Me’rib şehrinin yakınlarındaki Arim
veya Sebe Seddi'nin yıkılması dolayısıyla yaşanan felaketi anlatır.
Prof. Dr. Nihat Temel’in “Ku’ân-ı kerimde ve Sosyokültürel Hayatımızda Su” isimli kitabında (Ensar Neşriyat); yağmur, su ve kuyuların farklı isimleri hakkında çok geniş bilgi yer alıyor. Mesela rîh (rüzgâr) ve riyâh gibi Matar (yağmur) ve Ğays da Kur’ân-ı kerimde farklı mahiyette kullanılmıştır. Rîh ve matar azap ve tehdit için, riyâh ve ğays rahmet
ve nimetten bahsedilirken kullanılır. Bulut suyunu düşürdüğü zaman
yeryüzünde bu suyun adları farklılaşır. Kuvvet ve zaafını, yağış ve
kaynayışını gösteren çok sayıda adı var…
Mesela; ölü vaziyetteki toprağı dirilten suya hayyâ, kuraklığın peşi sıra yani tam ihtiyaç duyulduğu zaman yağan yağmura ğays denilir. Ğays ile birlikte sakin sakin devamlı yağan yağmura dîme, bundan biraz fazla yağana darb, bunun da fevkinde ise hetl, daha da fazla ise hetelân ve tehtehân, damlalar küçük ise kutkut, şöyle bir çiseliyorsa rahme, yine çok fazla değilse ğaybe, haşke, hafşe… Zayıf ve az ise zehâb, heyme; sürekli yağıyorsa vedk, iri damlalı ise ve sert bir şekilde düşüyorsa vâbil, toprağı yarıp gidiyorsa bu’âk, her şeyi suluyor susuzluğunu gideriyorsa cûd, her yere yağıyorsa cedâ. Kesintisiz günlerce yağıyorsa ayn, damlaları çoksa ğadak, sağanak hâlinde yağıyorsa izz, ubâb; sert bir şekilde düşüyor ve fazlaca dökülüyorsa sehîfe, yanından geçtiği şeyleri sürükleyip götürüyorsa sehîte. Toprağın yüzeyini soyuyorsa sâhiye, sert bir şekilde yere düştüğü için toprağın şekline tesir ediyorsa harîsa (çünkü hırsla toprağın yüzeyini soyuyor…). Ve bu şekilde uzayıp gidiy